Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun! 

     "Atatürk Bizden Biri" adlı kitabımdan bir bölüm ile sizi 1929'a, Cumhuriyet'imizin 6. yılına, götürmek istiyorum.

    Hepimiz bu fotoğrafı biliyoruz.  Devlet dairelerinde, evlerimizde, okullarımızda, iş yerlerimizde asılı duran ve Cumhuriyet ile özdeşleşen bu fotoğrafı birçok kez görmüşüzdür. Peki fotoğrafa dikkatli baktınız mı? Atatürk ve devlet erkanı, TBMM'den çıkarken neden aynı yöne bakıyor? Sanki poz verircesine, hepsi birden, aynı tarafa... Bu meşhur fotoğrafın bilinmeyen ancak öyle güzel bir öyküsü var ki...

    Birbirinin kopyası resim ve fotoğraflar ile değil de bu ünlü fotoğraf ile Cumhuriyet Bayramı'mızı kutlamak istiyorum.

     İşte bu fotoğrafın enfes öyküsü:

     Tarih 29 Ekim 1929'tur. Cumhuriyet Bayramı coşkusu büyük bir sevinçle kutlanmaktadır. Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni sonrası TBMM'den çıkacaktır. Bu önemli anı görüntülemek ve tarihe mal etmek için fotoğrafçılar Meclis kapısının tam karşısında yerlerini alırlar. Yedi sekiz kadar fotoğrafçı, o günün koşullarında güzel bir fotoğraf çekmek, fotoğraf makinelerinin sehpalarını en uygun yere yerleştirmek için çalışmaktadır. Bunlar, Atatürk'ü sürekli olarak izleyen ve biraz da birbirleri ile rekabette olan fotoğrafçılardır. Bu fotoğrafçılardan birisi de  Ali Rıza Tuncay'dır.


     Ali Rıza Tuncay zayıf, narin yapılı, beyefendi bir kişidir. O da kendisine güzel bir yer edinmek için uğraşmaktadır. Nedense diğer fotoğrafçılar onu aralarında istemeyerek (belki de kaza ile)  yere düşürür. Ali Rıza Tuncay ayağa kalıp kadrajı düzeltip fotoğrafı çekene kadar Atatürk ve diğer devlet ileri gelenleri TBMM kapısından çıkmış ve çoktan meclisin önünden ayrılmıştır. Diğerleri fotoğraf çekmiştir ancak bu önemli ve tarihsel anın fotoğrafını çekemeyen Ali Rıza Tuncay, üzüntüsünden ve sinirinden bir kenara çekilir ve ağlamaya başlar.
     Atatürk uzaktan da olsa Ali Rıza Tuncay'ı  ağlarken görür. Yanına çağırtarak ne olduğunu sorar.
    Ali Rıza Tuncay, gözyaşlarını silip “Paşam” der ve yanına gider. Üzüntü içinde fotoğrafı çekemediğini anlatır. Aldığı cevap şöyledir:

        -Canını sıktığın şeye bak  çocuk!

     Atatürk, yine büyüklüğünü gösterir ve o hoşgörülü, sevimli hali ile yanındakilere seslenir:
    -Arkadaşlar, tekrar içeri girip, tekrar aynı şekilde dışarı çıkacağız! Tuncay, bizim fotoğrafımızı çekecek.

     Devlet erkanı bu durumu garipser. Bir fotoğrafçı, fotoğraf çekemedi diye koskoca bakanlar, mebuslar tekrar Meclis'in önüne gidip aynı pozu mu verecek? Verecek elbet! Çünkü Atatürk’tür bunu isteyen. 
     Atatürk ile devlet erkanı  yeniden içeri girer ve bu sefer Ali Rıza Tuncay için Meclis'in tam önünde işte bu meşhur pozu verir. Böylelikle fotoğrafçı Ali Rıza Tuncay da fotoğraf çekme şansı yakalar.

     Bugün hepimizin aşina olduğu bu fotoğrafın ardında, ağlayan genç bir fotoğrafçıyı mutlu etmeye çalışan , bir Türk gencinin gözyaşlarına kıyamayan koca yürekli Mustafa Kemal vardır.

     Nice yıllara... Gurur ve özlem ile...

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.

Sayılarla Ben

0
0
0